www.EhlibeytKutuphanesi.com
içindekiler 
                   
          

EHL-İ SÜNNET'İN TENKIT ETTİĞİ. . . / 353



                                                     
İKİ NAMAZI BİRLİKTE KILMAK KONUSU

        Şia'ya dil uzatma vesilesi yapılan konulardan birisi de Şia'nın öğle namazı ile ikindi namazını ve akşam namazıyla yatsı namazını birlikte kılmaları hususudur. Ehl-i Sünnet bu konuda Şia'yı tenkit ederek kendilerinin bunun aksine, namazı koruyup hifzedenlerden olduklarını belirtiyorlar. Zira Allah-u Tcilıi Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor ki:

                                              

       
"Gerçekten de namaz mu'minlere vakitli olarak yazılan bir farizedir."
                                                                                                                            
Nisâ / 103

        Bir grubun leh veya aleyhinde herhangi bir hüküm vermeden önce konuyu tüm yönleriyle inceleyerek her iki grubun da konu hakkındaki sözlerini dinlememiz gerekir.

        Ehl-i Sünnet "cemi takdim" diye anılan öğle namazıyla ikindi namazını Arefe'de, "cem'i ta'hir" diye adlandırılan yatsı namazıyla akşam namazını Müzdelefe'de birlikte kılmanın caiz olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Hatta bu hususta, ister Şia ister Sünni bütün islami fırkaları, istisnasız olarak ittifak etmişlerdir. Şia'yla Ehl-i Sünnet arasındaki ihtilaf seferi olmaksızın yılın bütün günlerinde öğle namazıyla ikindi namazını ve akşam namazıyla yatsı namazını birlikte kılmanın caiz olup olmadığı hususundadır. Fakat Hanefi'ler hatta seferde bile bu namazıarın birlikte kılınmasının caiz olmadığını söyleyerek özellikle de seferde

354 / DOĞRULARLA BİRLİKTE

cem etmenin caiz olduğunu bildiren açık naslar olmasına rağmen, ister Ehl-i Sünnet ve ister Şia tüm İslam ümmetinin icmasına muhalefet etmişlerdir. Maliki, Şafii ve Hanbeli1ere gelince mezkur farizelerin seferde birlikte kılınabileceğinin caiz olduğunu söyleyip, korku, hastalık, yağmur ve toprak fırtınası gibi olaylardan dolayı da birlikte kılınmalarının caiz olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir.

        İmamiyye Şia'sı Ehl-i Beyt imamlarından bu hususta gelen rivayetıere iktida ederek sefer, hastalık, yağmur ve korku gibi bir özür sözkonusu olmaksızın da mezkur namazıarın birlikte kılınmasının caiz olduğuna inanıyorlar. Bu konuda Şia'yla (Şia ulemasıyla) tartışınca bizzat kendimizin şüphe ve soruya muhatab olduğumuzun farkında olmamız gerekir. Zira Ehl-i Sünnet'in Şia'ya karşı getirdiği her delile cevab vererek bizzat kendileri reddederler. Zira onlar Ehl-i Beyt imamlarından ta'lim görmüş ve Ehl-i Beyt imamları onlara müşkül olan birçok konuyu açıklamışlardır. Onlar da Kur'an ve Sünnete vakıf olan Ehl-i Beyt imamlarına iktida etmekle iftihar ediyorlar.

        İlk defa Şehid Muhammed Bakır es-Sadr arkasında öğle ve ikindi namazını bir arada kıldığımı hiç unutmam. Ben Necef şehrinde iken öğle namazıyla ikindi namazını ayrı-ayrı kılıyordum. Fakat o mutlu günde şehid Muhammed Bakır es-Sadr ile birlikte onun evinden çıkıp mukallitlerine imambk ettiği camiye gittik. Onlar bana saygı göstererek Muhammed Bakır es-Sadr'ın arkasında benim için bir yer ayırdılar. Öğle namazını kılıp ikindi namazına


EBL-İ SÜNNET'İN TENKIT ETTİĞİ. . . / 355

başlamak istenirken fikrimden ayrılmak geçti; fakat ben iki sebepten dolayı kalkıp gitmedim. Evvela merhum Sadr'ın azameti beni aldı ve namazı öyle bir huşu içinde kıldık ki namazı biraz daha uzatmasını arzuluyordum. Ikinci olarak da benim ona en yakın bir yerde olmam nedeniyle, adeta bir gücün beni ona doğru çekip ayrılmama engelolduğunu hissediyordum. İkindi farizesini tamamladıktan sonra halkın onun etrafını sarıp sorularını sorduklarında ben de onun arkasında bulunuyordum. Bazı yavaş sorulan sorular hariç sorulan soru ve cevapları ben de duyuyordum. Daha sonra beni yemek için evine götürdü. İşte o vakit ben kendirnin bir şeref misafiri olduğumu hissettim. Ben bu fırsatı ganimet sayarak iki namazı bir arada kılmak konusunu sorarak şöyle dedim: "Efendim, acaba zaruret halinde insan iki farizeyi bir arada kılabilir mi?" O cevap olarak şöyle dedi: "Hatta hiç bir zaruret söz konusu olmaksızın bütün hallerde iki farizeyide bir arada kılabilir" dedi. Ben "Bu hususta deliliniz nedir?" diye sordum. O "Hz. Resulullah (s.a.a) sefer, korku, yağmur ve herhangi bir zaruret olmaksızın Medine'de iki farizeyi bir arada kılmıştır. Bunu ise sadece bizlere bir kolaylık sağlamak için yapmıştır. Hamd olsun Allah'a, bu konu Ehl-i Beyt imamları aracılığıyla bizim nezdimizde sabittir. Sizin nezdinizde de sabittir" dedi. Ben ,bu cevabı çok garipsedim. Bu bizim nezdimizde nasıl sabit olabilir? Oysa ben şimdiye kadar böyle bir şey duymamış ve Ehl-i Sünnet'ten bir şahsın bile bununla amel ettiğini görmemiştim. Aksine onlar ikindi ve yatsı namazlarının



356 / DOĞRULARLA BİRLİKTE

ezandan bir dakika bile önce kılındığı takdirde batil olduğunu söylüyorlarr, nerde kaldı ki ikindi namazının ikindi ezamndan saatlerce önce, yani öğle namazıyla bir arada kılınsın veya akşam namazıyla birlikte yatsı namazı kılınmasına izin vermiş olsunlar? Şehit Muhammed Bakır es-Sadr, benim şaşkınlık ve garipsememin farkına vararak orada bulunanlardan birisine fısıldayarak bir şeyler söyledi. O kalkıp hemen iki tane kitap getirdi. Ben onların Sahih-i Buhari ile Sahih-i Müslim olduğunu anladım. Seyyit Muhammed Bakır es-Sadr ondan iki farizenin birarada kılınmasryıla ilgili olan hadisleri bana göstermesini istedi. Ve ben bizzat kendim Sahih-i Buhari'de Hz. Resulul!ah'ın (s.a.a) öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazıarım birlikte kıldıklarına dair hadisleri okudum. Hatta Sahih-i Müslim'de herhangi bir korku, yağmur ve sefer sözkonusu olmaksızın hazer halinde (seferde olmaksızın) iki namazın bir arada kılınmasıyla Resulul!ah'ın (s.a.a) öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazıarını birlikte kıldıklarına dair hadisleri okudum. Hatta Sahih-i Müslim'de herhangi bir korku, yağmur ve sefer sözkonusu olmaksızın hazer halinde (seferde olmaksızın) iki namazın bir arada kılınmasıyla ilgili mustakil bir babın olduğunu gördüm. Fakat her ne kadar kalbi me onların ellerinde bulunan Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'in belki de tahrif edilmiş olabilir diye bir şüphe geldiyse de şaşkınlığımı gizleyemedim. Ama mezkur kitaplara Tunus'ta da başvurmayı kararlaştırdım. Şehit Seyyit Muhammed Bakır es-Sadr, bu delillerden sonra, ne görüşte



EHL-İ SÜNNET'İN TENKIT ETTİĞİ. . . / 357

olduğumu sordu. Ben "Siz hak üzeresiniz; sizin sözünüz doğrudur, fakat ayrı bir soru sormak istiyorum" dedim.

        O 'Buyur" dedi.

        Ben: "Bizim nezdimizde bir çok şahıs geceleyin seferden
döndükten sonra öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazıarım
hep birlikte kaza olarak kılıyorlar. Acaba bu caiz midir?" diye sordum.

        O 'Bu caiz değildir" dedi.

        Ben dedim ki: "Biraz önce Hz. Resulullah'ın hem
namazıarı ayrı - ayrı olarak kıldığını ve hem de birlikte kıldığını söylediniz Böylece Resulullah bizlere Allah'ın razı olduğu namaz vakitlerini bildirmek istemiştir."

        O şöyle cevap verdi: "Öğle namazıyla ikindi namazıarının müşterek bir vakitleri vardır; o ise öğleden başlayarak güneşin batışına kadar devam eder. Akşam namazıyla yatsı namazının da müşterek vakitleri vardır; o ise güneşin batışından (biraz sonra) başlayarak gecenin yarısına kadar sürer. Sabah namazının ise kendine has bir vakti vardır, o da fecr-i sadıktan güneş doğuncaya kadardır. Bu vakitlerden
dışarı çıkan kimse

                                                             

       
"Namaz mu'minlere vakitli olarak farz kılınmıştır"
                                                                                                             Nisâ / 103


ayetine muhalefet etmiş olur. Örneğin sabah namazını fecr vaktinden önce veya güneş çıktıktan sonra kılamıyacağımız gibi, öğle ile ikindi namazlarını öğleden önce veya güneşin batışından sonra, akşam namazıyla yatsl namazını da güneş



358 DOĞRULARLA BİRLİKTE

batuktan önce veya gece yansmdan sonra kılamayız."

        Seyyit Muhammed Bakır es- Sadr'a teşekkür ettim. Her ne kadar ikna olmuştumsa da yine de ondan ayrıldıktan sonra Tunus'a dönüp konuyu tam derince araştırıp, hakikati görmeden söz konusu namazlarımı bir arada kılmadım. Şehit Muhammed Bakır es-Sadr ile benim ararnda iki farizeyi birarada kılmakla ilgili cereyan eden kıssa bundan ibaretti. Bunu nakletmekten maksadım, Ehl-i Sünnet kardeşlerime gerçekten Enbiya'nın ilim ve ahlak varisleri olan mutevazi alimlerin ahlaklarınm nasılolduğunu açıklamanın yanısıra kendi sahih kaynaklarımızda bulunmasına ve o kaynakların doğruluğuna inanmamıza rağmen bu kaynaklardan habersiz kaldığımız için diğerlerine itiraz ettiğimize dikkati çekmektir.

        Ahmed ibn-i Hanbel Müsned'inde İbn-i Abbas'tan naklettiği bir hadiste diyor ki: "Resulullah (s.a.a) Medine'de mukim olup misafir olmadığı halde sekiz rek'atı ve yedi rek'atı bir arada kıldı."(1)

        İmam Malik de "El Muvatta" kitabında İbn-i Abbas'tan naklettiği bir rivayette şöyle diyor. "Hz. Resulullah (s.a.a) bir korku ve sefer olmaksızın öğle namazıyla ikindi namazını, akşam namazıyla yatsı namazı nı bir arada kıldI."(2)

        Yine MüsIİm kendi Sahih'inin "Seferi olmadan iki namazı birlikte kılma" bölümünde İbn-i Abbas'tan naklettiği bir hadiste şöyle yazıyor." Hz. Resuluılah (s.a.a) bir korku ve

- -- - - -- - --- -----------

ı - Müsned-i Ahmed İbn-i Hanbel, c.1, s.221.
2- Imam Malik'in "El Muvatta' adlı kitabı, Şerh'ul Havalık," c.1 s.161.


EHL-İ SÜNNET'İN TENKİT EITİĞİ. . . / 359

seferi olmaksızın öğle ile ikindi namazına, akşam ile yatsı namazım bir arada kıldı" (1) Yine İbn-i Abbas'tan naklettiği ayrı bir rivayette şöyle diyor: "Hz. Resulullah (s.a.a) Medine'de bir korku ve yağmur olmadan öğle ile ikindi akşam ile yatsı namazıarım birlikte kıldı." Ravi diyor: İbn-i Abbas'tan, onun niçin böyle yaptığını sorduğumda "Ümmetinin bir zorluğa düşmemesi için böyle yapmıştır" cevabını verdi."(2) Bu Nebevi Sünnet'in ashabın nezdinde yaygın olup amel edildiğini gösteren delillerden birisi de aynı bölümde naklettiği şu rivayettir. Ravi şöyle diyor. "Bir gün ikindiden sonra Ibn-i Abbas bize konuşma yapmaya başladı. Ama güneş batıp, yıldızlar çıkmasına rağmen konuşmasına devam ediyordu. Halk "Namaz, namaz" derneğe başlamıştı. Bu arada Beni Temim'den olan birisi de durmadan namaz, namaz diyordu. İbn-i Abbas ona hitabederek "Ey biçare, bana sünneti mi öğretiyorsun?" dedi. Sonra da şunları ekledi: "Ben Hz. Resulullah'ın öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazıarını birlikte kıldığını gördüm." Ayrı bir nakilde de İbn-i Abbas'ın o şahsa şunları dediğini kaydetmiştir. "Ey zavallı, bize namazı mı öğreteceksin? Oysa biz Hz. Resulullah'ın zamanında iki namazı birlikte kılıyorduk."(3)

        Buhari'nin akşam namazının vakti bölümünde naklettiği

------------------------------
ı - Sahih-i Müslim, c.2, s.151 "Seferi olmadan iki namazı birlikte kılma' bölümü.
2 - Sahih-i Müslim, c.2, s152.
3 - Sahih.i Müslim, c.2, s.153, "Seferi olmadan iki namazı birlikte kılma' bölümü.



360 / DOĞRULAR LA BİRLİKTE

bir hadiste İbn-i Abbas şöyle diyor. "Hz. Resuluılah (s.a.a) yedi rek'atı (akşam ile yatsıyı) ve sekiz rek'atı (öğle ile ikindiyi) birlikte kıldılar." (1)

        Yine Sahih-i Buhari'nin "Ikindi Namazının Vakti" bölümünde naklettiği bir hadiste Ebu Umame şöyle diyor. "Biz öğle namazını Ömer ibn-i Abd'ul Aziz ile kıldıktan sonra Enes ibn-i Malik'in nezdine geldiğimizde onun ikindi namazını kıldığını gördük. Ben "Amca bu kıldığın namaz ne namazı idi?" diye sordum. O "Bu ikindi namazı idi. Hz. Resuluılah birlikte kıldığımızda böyle kılardı." dedi.(2)

         Hadisler bu kadar açık olmasına rağmen bu konuda Şia'ya itiraz edenlerin varolduğunu her zaman göreceksin. Ben kendi yaşadığım bölgeden bir örnek vereceğim: "Tunus'un Kafsa şehrindeki bir imam, namaz kılanların arasında bizleri kötülemek amacıyla cemaata hitaren şöyle konuşmuştu: "Şu getirdikleri yeni dini görmüyor musunuz? Onlar, öğle namazını kıldıktan hemen sonra kalkıp ikindi namazını kıhyorlar. Bu yeni bir dindir; Hz. Muhammed'in dini değildir. Bunlar bu haraketleriyle

                                                     

     
"Namaz mu'minlere vakitli olarak tayin edilen bir farzdır" (Nisâ / 103) buyuran Kur'an-ı Kerim'e muhalefet etmektedirler." Evet bu konuyu bahane ederek gerçekleri gören bizlere ağzına geleni söylemiştir. Kültürlü ve bilinçli geçlerden birisi gelerek imarnın söylediklerini bana nakletti. Ben ona Sahih-i

--- - -- - -------------

1 - Sahih-i Buhari, c.1, s.l40 "Akşam namazının vakti" bölümü.
2 - Sahih-i Buhari. c.l. s.138, "ikindi namazının vakti" bölümü.

EHL-İ SÜNNET'İN TENKİT EITİĞİ. . . i 361

Buhari'yle Sahih-i Müslim'i verdim. Söz konusu namazlan birlikte kılmanın sahih olduğunu ve Hz. Resulullah'ın sünnetine mutabik olduğunu imama bildirmesini istedim. çünkü benim kendim onunla tartışmak istemiyordum; daha önce onunla tath dille bahsetmeğe çalışmıştım. Fakat o bana kötü laf ve iftiralarla karşılık vermişti. Evet arkadaşım onun arkasında namaz kılmasına devam ediyordu. Bir defasında namazdan sonra her zaman olduğu gibi, imam ders vermek için oturduğunda, arkadaşım iki farizeyi birlikte kılmak konusunu sordu. Imam "Bu Şia'nın bid'atlarındandır" diye cevap verdi. Arkadaşım "Fakat bu Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'de de yer almıştır." dedi. Imam "Bu doğru değildir" deyince, arkadaşım Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'i çıkararak imamdan iki namazı birlikte kılmak bölümünü okumasını istedi. Arkadaşım diyor ki: "İmam o bölümü okuduktan ve dersini dinleyenıerin huzurunda hakikati gördükten sonra kitapları kapatıp bana verdi, sonra şöyle dedi: "Bu Hz. Resulullah'a mahsustur. Sen de Resulullah'ın derecesine erecek olursan birlikte kılabilirsin." Arkadaşım diyor ki, o günden beri onun mutaassıb ve cahil birisi olduğunu anladım." (1) Sonra arkadaşımdan geri dönüp ona

--- -- - -- - - - - - - - - - --

1 - Nakledildiğine göre, iki şahıs avlanmak için gitmişler uzaktan bir karartı gördüklerinde biri "O kargadır" demiş, ötekisi ise bunu kabul etmeyerek onun keçi olduğuna israrla söylemiş. Bunlardan her birisi kendi görüşünde israr etmiş. O karartıya yaklaşınca onun bir karga olduğunu ve korkusundan kalkıp uçuverdiğini görünce karga olduğunu söyleyen" Ben Sana onun karga olduğunu söylemedim mi? Şimdi inandın mı?" deyince. arkadaşı yine de kendi görüşünde israr ederek "Sübhanellah. keçi de uçuyormuş" diye cevab vermiş!



362 / DOĞRULARLA BİRLİKTE

İbn-i Abbas, Enes ibn-i Malik ve bir çok sahabenin de böyle kıldıklarını, o halde bunun sadece Resulullah'a (s.a.a) mahsus olduğunun delilsiz bir iddia olduğunu dile getirmesini istedim. Ayrıca Resuluılah (s.a.a) bize güzel bir örnek değil midir? Fakat arkadaşım vazgeçerek "Hatta Hz. Resuluılah (s.a.a)ın kendisi bile gelse belki yine de inanmaı." dedi.

        Hamd olsun Allah'a ki, iki namazı birlikte kılmanın caiz olduğu hakikatini bildikten sonra namazı terkeden bir çok genç tekrar namaz kılmaya başladılar. Çünkü daha önce namazları vaktinde kılamıyor ve geceleyin hepsini birlikte kılıyorlardı. Bu ise onların kalbini karartıyordu. Böylece de iki farzı birlikte kılmanın hikmetini daha iyi anladılar.
Çünkü bu hüküm sayesinde memur, öğrenci ve bütün halk tabakaları namazıarını kendi vaktinde kılabilirler.